Fahiş fiyatlara boykot: Esnaf ‘günah keçisi biz olmamalıyız’ diyor
İSTANBUL – Ekonomik krizle birlikte yeme-içme sektöründe uygulanan fahiş fiyat tarifeleri sosyal medyada #fahişyemeğeBOYKOT kampanyasının başlamasına neden oldu. Yüksek fiyatlara tepki göstermek için 20-21 Nisan tarihleri arasında mekanları boykot etme çağrısı yapıldı.
‘MÜŞTERİ FARKINDA’
On binlerce kişiye ulaşan kampanyanın ardından kafe ve restoran işletmecileri, müşterinin hayat pahalılığından dolayı kendilerinin sorumlu tutulamayacağının farkında olduklarını belirerek bu protestonun bir etkisi olmadığını savunuyor.
Havanın yağmurlu ve önceki günlere göre soğuk olmasına rağmen Beyoğlu’nda bulunan mekanlardaki yoğunluk bugün de devam etti. Yağmur nedeniyle mekanların içi neredeyse doldu.
‘KÖTÜ EKONOMİ YÖNETİMİNİN GÜNAH KEÇİSİ BİZ OLMAMALIYIZ’
İstanbul’un en çok tercih edilen bölgelerinden İstiklal Caddesi’nde kafe ve restoran işleten esnaf, “Ekonominin günah geçişi olarak bizi gösteriyorlar. Ama bu kampanyanın yönü biz değil, yürütülen hatalı ekonomi yönetimi olmalı” diyor ve ekliyor: “Bu kötü ekonomi yönetiminin günah keçisi biz olmamalıyız.”
‘GERÇEĞİN GÖRÜLMESİNİ BEKLİYORUZ’
İşletmeci Barış Tekin ‘fahiş fiyat’ eleştirisine şöyle yanıt veriyor: “Enflasyonun yüzde 120 olduğu bir ekonomik sistemde; alışverişimizde haftanın haftayı tutmadığı, sigortalı primlerinin bu kadar yüksek olduğu, kiraların deyim yerindeyse çift başlı ejderhaya döndüğü, emekçilerin en düşük günlük ücretleri bin 500 lira olduğu bir sistemde restoranların fiyatlarının bu kadar yüksek oluşunu (ki yüksek değildir, çok lüks mekanların fırsatçılık yapması tüm restoranalar mal edilemez) protesto girişimde bulunmaları sistemin başarırsızlığına paravandır…”
Tekin, sözlerine şöyle devam ediyor: “KDV’nin yüzde 8’den yüzde 10’a çıkarılması, muhasebesinden, işgaliyeye kadar her ayın sonunu başa baş getirişimizin görmezden gelinmesini nereye koyacaklar? Servis ücretlerinin bile kalktığı bir dönemde bu türlü hedef saptırıcı girişimleri kınıyor ve gerçeğin görünmesini bekliyoruz.”
‘FIRSATÇILAR BOYKOT EDİLSİN’
Kafe işletmecisi İstem Özdilek ise “boykot olacaksa ekonomik gidişatın gerçek sorumluları boykot edilmesi gerektiğini” söylüyor: “Yaklaşık 10 senedir işletmeciyim. Bu 10 sene içinde Türkiye çok kritik zamanlar yaşadı. Hepsine direnmeye çalıştık. En çok da pandemi bizi etkiledi. Sonra ardından iyice etkisini arttıran ekonomik kriz. Ama yine fatura bize kesildi.
Bu süreçte hepimizin maliyetleri çok arttı. İnsanlar zannediyor ki kafede yedikleri şeyin sadece malzeme maliyeti var. Ama öyle değil tabii. Hammaddeye gelen zam, kiralara gelen zam, asgari ücret zamları (ki daha fazla olmalı), elektrik giderleri inanılmaz arttı. Tabii bunun sonucunda işletmelerin giderleri de çok arttı ve tüketiciye yansıtmak zorunda kaldık. Ya yansıtacağız ya batacağız. Bu artışların sorumlusu bizler değiliz… Tabii ki bu durumu fırsat bilip fahiş fiyat artışı yapan işletmeler var… Boykot olacaksa bu tarz fahiş fiyat artışı yapan işletmelerin ismi verilerek yapılsın mesela. Böylece kurunun yanında yaş da yanmasın. Ya da boykot olacaksa ekonomik gidişatın gerçek sorumluları boykot edilsin.”
‘BİZİ DEĞİL HÜKÜMETİN EKONOMİ POLİTİKASINI PROTESTO ETSİNLER’
Beyoğlu Esnaf Girişimi’nden işletmeci İsa Kaya da boykota ilişkin şunları söylüyor: “Haksızlıklara karşı duyarlılık elbette anlamlı. Ancak pahalılık sebebi biz; bar/kafe ve restoranlar değiliz. Bizi hedef hedef göstermeleri asıl hedefi şaşırtmıştır. Mekan kiraları astronomik rakamları bulmuş, vergilerden haberleri yok elbette. Biz özel tüketim diye ucube bir vergi ödüyoruz oranı yüzde 20 devlet ve hükümet bize ortak bu sebeple bizi değil hükümetin ekonomik politikalarını protesto etsinler bizde destekleyelim.”
‘EKMEK 15 LİRAYKEN…’
Restoran işletmecisi Abdülkadir Erkan, “ekmeğin 15 lira olan bir sistemde kimsenin kendilerinden hesap soramayacağını” söylüyor: “Geçenlerde sosyal medyada karşılaştığım restoran ve cafelerin boykot girişimini hem üzülerek hem de öfkeyle karşıladığımı belirtmek isterim. Bir deyimimiz vardır, ‘davulun sesi uzaktan hoş gelir’ ya da ‘içi beni yakar dışı seni yakar.’ Durumumuzun özeti bu iki deyimde saklıdır. Haklı olarak müşterilerimiz bu kadar yüksek fiyatlardan yakınıyor. Beş yıl önce kazancımız bayğı iyidi. Aynı müşterilerle, aynı personel kadrosuyla yıllar önce kazandığımızın yarısını bile kazanamıyoruz…
Bir 35’lik rakının 2 bin 500 lira olduğu, bir mezeye 300 lira yazıldığı mekanların ismini versinler, hedef göstersinler.
‘DOLAR 32 LİRA, SORUMLUSU RESTORANLAR DEĞİL’
Meyhane müşterisi Ramazan Yeni ise şunları söyledi: “Fiyatlar yüksek ama bu sadece kafe ve restoran fiyatlarıyla ilgili değil. Dışarıda normal bir yemek bile 200 liranın üstünde. Marketteki fiyatlar da benzer şekilde. Markete girdiğin zaman 500 liranın altında alışveriş yapamıyorsun. Dolar 32 lira. Kıyafet bile alınamıyor artık. İnsanlar sağlıksız olmasına rağmen uygulamalardan ikinci el kıyafet alıyor. Bence bunun sorumlusu restoranlar ve kafeler değil.”